Gezegenler – Şarkı Sözleri

Adımı sorsan Merkür derim
Güneşe en yakın benim
Ben sıcak bir gezegenim
Yavaş yavaş dönerim

Adımı sorsan Venüs derim
Bulutlarım var benim
Dünyaya çok benzerim
Ama tersine tersine dönerim

Adımı sorsan Dünya derim
Kayalarım var benim
Mavi gezegen derler bana
Canlıların tek eviyim

Adımı sorsan Mars derim
Çok soğuk bir gezegenim
Kızıl gezegen derler bana
Fırtınalarım var benim

Adımı sorsan Jüpiter derim
En büyük gezegenim
Hem yağışlı fırtınalı
Hem de hızlı dönerim

Adımı sorsan Satürn derim
Halkalarım var benim
Buzdan kayadan çekirdeğim
Sert rüzgarlar estiririm

Adımı sorsan Uranüs derim
Yuvarlanan top gibiyim
Yana yatmış gezegenim
Kocaman bir buz deviyim

Adımı sorsan Neptün derim
Bilin bakalım nerdeyim
Sonuncusuyum gezegenlerin
Güneşe en uzak benim

Adımızı sorsan gezegen deriz
Döne döne döne döne döneriz

Güneş Sistemi Boyama Sayfası

Sırf bu şarkımın daha çok dilenmesi ve google üst sıraya çıkması için şarkıya ek olarak Gezegenler, Güneş Sistemi boyama sayfası çizim içeriğimi de sizlerle ücretsiz olarak paylaşıyorum.

Aşağıda paylaştığım çizimi ücretsiz olarak PDF Formatında indirerek A4 kağıdına yazdırın ve şarkıyı dinlerken Okul Öncesi Etkinliği düzenleyebilirsiniz.

Diğer Çocuk Şarkılarımız

• Fış Fış Kayıkçı (Çocuk Şarkıları)
• Kelebek Bobi Masalı (Sesli – Uyku Masalı Dinle)

Köylüler Hoca’nın bu cevabına hem gülerler hem de biraz düşündükten sonra onun bilgece bir ders verdiğini anlarlar. Aslında Hoca burada hem esprili bir şekilde hem de derin bir anlamla bir şey anlatmaktadır: İnsan, imkânsız gibi görünen şeyleri bile denemekten korkmamalıdır. Çünkü hiçbir şey denenmeden başarılamaz.

Hoca’nın göle maya çalması, ilk bakışta anlamsız gibi görünse de bu hareketin ardında cesaret, umut ve hayata karşı pozitif bir yaklaşım yatar. Eğer sonuçta bir başarı elde edilemese bile, denemekten korkmamak bir erdemdir.

Köylüler bu hikâyeyi günlerce konuşurlar. Hem gülerler hem de Nasreddin Hoca’nın verdiği mesajı hatırlarlar: Hayatta bazen küçük bir çabayla büyük şeyler başarılabilir, ama bunu öğrenmek için önce denemek gerekir.

Tüm fıkra arşivimizi Komik fıkralar sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

Nasreddin Hoca Fıkraları

• Parayı veren düdüğü çalar

Bir gün Nasreddin Hoca pazara gider. Tezgâhları gezerken bir satıcının sattığı düdükler dikkatini çeker. Satıcı bağırarak düdükleri över:

“Bu düdükler harika, hem de çok güzel ses çıkarıyor!”

Hoca düdüğe merak eder ve satıcıya yaklaşır:

“Evlat, şu düdüklerden birini denemek istiyorum. Sesini duymadan alırsam zarar ederim.”

Satıcı hemen cevap verir:

“Olmaz Hoca! Denemek yok. Parayı veren düdüğü çalar.”

Hoca biraz düşünür, sonra çıkarır parasını ve düdüğü satın alır. Düdüğü üfler, gerçekten güzel bir ses çıkarır. Ancak Hoca, bu sözden etkilenmiş olacak ki, akşam köyde olanları anlatırken düdüğü gösterip şöyle der:

“Parayı veren düdüğü çalar! Hayatta da böyledir, emek vermeden bir şey beklemeyin.”

Kartal ve Tilki Hikayesi

Karga gagasında bir parça peynir taşırken bir ağaca konmuş. Tilki, karganın peynirini almak için tatlı sözlerle onu övmüş:

-“Sesin de tüylerin kadar güzelse, sen bu ormanın kraliçesisin!”

Karga bu övgülerle şarkı söylemek için ağzını açmış ve peynir düşmüş. Tilki hemen peyniri kapmış ve kaçmış.

Hikayeden çıkartılan ders: Aşırı övgülere aldanmamalıyız. Tatlı dil yılanı deliğinden çıkartsa da zehri sizi öldürebilir!

Umudunu Kaybetme

Fabl hikayeler yaşanmış olaylardan yola çıkarak bunları hayvanlar üzerinden anlatırlar. Sırada Umudunu Kaybetme! temalı bir hikayemiz var;

Zıplama yeteneğini yitirmiş bir pire ile uçma kabiliyetini kaybetmiş bir sivrisinek, yolda karşılaşıp sohbet etmeye başlamışlar. Bir süre yürüdükten sonra bir ağacın gölgesine oturmuşlar ve konuşmayı derinleştirmişler. İkisi de az da olsa birikim yapmış, paraları varmış.

Bir süre düşündükten sonra, tanıştıkları bu noktada bir bakkal dükkânı açmaya karar vermişler. Tatlı dilleri ve güler yüzleri sayesinde dükkânları kısa sürede dolup taşmış. Zaman geçmiş, aylar yılları kovalamış, ama müşterilerinden yana hiç sıkıntı çekmemişler. Herkes onların eşsiz ticari zekâsından söz eder olmuş.

Unutma, bir yeteneğini kaybettin diye karalar bağlama, umutsuzluğa kapılma. Çünkü her canlı, hayatta başka meziyetlerle var olur ve yolunu bulur.

Bir zamanlar çok uzak bir ülkede, güzel bir kraliçe yaşarmış. Kraliçenin en büyük dileği, bir kız çocuğu doğurmakmış. Bir kış günü, penceresinin önünde otururken kar tanelerini seyrederken, Tanrı’ya dua etmiş:
“Ey Tanrım, bana bir kız çocuğu ver, tıpkı kar gibi beyaz, tıpkı kan gibi kırmızı ve tıpkı gül gibi sağlıklı.”

Tanrı, kraliçenin dileğini kabul etmiş ve kısa bir süre sonra kraliçe, dünyalar güzeli bir kız çocuğu dünyaya getirmiş. Küçük kızın cildi bembeyaz, dudakları kırmızı, saçları ise siyah gibi parlıyormuş. Kraliçenin bu mutlu dileği yerine gelmiş ve yeni doğan kızına “Pamuk Prenses” adını koymuşlar. Ancak, mutlu günler çok uzun sürmemiş. Kraliçe, doğumdan kısa bir süre sonra hastalanmış ve hayatını kaybetmiş. Kral çok üzülmüş ama zamanla bir başka kadınla evlenmiş. Yeni kraliçe, oldukça güzel ve çekici bir kadındı, ama kalbi kötüydü. Onun en büyük tutkusu, her zaman dünyanın en güzel kadını olmakmış.

Kraliçenin her gün aynasında gördüğü yansımasını sevmesi yetmiyormuş, bir de büyülü bir aynası varmış. Bu ayna ona her zaman doğruyu söylerdi. Bir gün, kötü kalpli kraliçe aynasına sormuş:
“Ey büyülü ayna, en güzel kimdir dünyada?”
Ayna, her zaman olduğu gibi, “Senin gibi güzel birisi yok,” demiş. Ancak bir gün, aynadan başka bir cevap almış:
“Pamuk Prenses, senin güzelliğini geçti.”

Kraliçe, buna inanmakta zorlanmış. Ne kadar güzel olursa olsun, bu yansımanın onu geçmesi onu deliye çevirmiş. O günden sonra, Pamuk Prenses’i bir tehdit olarak görmeye başlamış. Onun varlığı, kraliçenin egosunu tehdit ediyormuş. Kötü niyetli kraliçe, bir gün kötü bir plan yapmaya karar vermiş. Bir avcıyı çağırmış ve ona şu emirleri vermiş:
“Pamuk Prenses’i ormanda öldür, sonra kalbini getir ki, onun ölümünü kanıtlayabileyim.”

Avcı, kraliçenin emirlerine uymak zorundaymış, ancak Pamuk Prenses’i gördüğünde ona kıyamamış. Küçük kızı bağışlamış ve onu serbest bırakmış. Pamuk Prenses, ormanın derinliklerine doğru kaçmış. O kadar korkmuş ve şaşkındı ki, bir süre ormanda kaybolmuş. Birkaç saat sonra, bir evin önüne gelmiş ve içeri girmiş. Eve ait olanlar, yedi küçük cüceymiş. Her biri küçük, ama farklı mesleklerde çalışarak geçimlerini sağlıyorlarmış.

Cüceler, onu içeri almış ve ona yardım etmişler. Pamuk Prenses, yedi cücenin evinde kalmaya başlamış. Cüceler, her akşam işten dönünce ona, “Eve geldiğin sürece güvende olursun,” demişler. Pamuk Prenses de cücelerle birlikte mutlu ve huzurlu bir yaşam sürmüş. Ancak, kötü kraliçe, aynasından bir gün daha doğrusu Pamuk Prenses’in hayatta olduğunu öğrenmiş. Kraliçe, kızın sağ olduğunu öğrendiğinde çok öfkelenmiş. Yine bir plan yaparak, Pamuk Prenses’i öldürmeye karar vermiş.

İlk olarak, kraliçe, kendisini bir yaşlı kadına dönüştürmüş. Eline bir dizi zehirli elma almış ve eve gitmiş. Pamuk Prenses, kadına kapıyı açmış ve kadının ona elmalar sattığını düşünerek birini alıp ısırmış. Ama bu elma sihirli bir şekilde zehirliymiş. Pamuk Prenses, elmayı ısırır ısırmaz bayılıp yere düşmüş. Kraliçe, amacına ulaşmış ve hemen kaçmış. Cüceler eve döndüklerinde Pamuk Prenses’i baygın ve donmuş bir şekilde bulmuşlar. O kadar üzülmüşler ki, onu camdan bir tabutta saklamışlar.

Günler geçtikçe, Pamuk Prenses’in güzelliği öyle bir şekilde korunmuş ki, saraydan bir prens onu görmeye gelmiş. Pamuk Prenses’e aşık olmuş ve onu bir öpücükle uyandırmak istemiş. Prens, cücelere tabutu taşımalarını istemiş ve onu saraya götürmüş. Bir gün, tabut biraz sarsıldığında, Pamuk Prenses’in boğazında takılı olan zehirli elma parçası çıkmış. Pamuk Prenses aniden uyanmış!

Pamuk Prenses uyanır uyanmaz, prensle tanışmış ve birbirlerine aşık olmuşlar. Onlar, büyük bir düğünle evlenmişler. Mutluluk içinde uzun yıllar yaşamışlar. Kötü kalpli kraliçe ise sonunda, kendi kıskançlığı ve kötülüğü yüzünden cezalandırılmış ve cezasını bulmuş. O günden sonra, Pamuk Prenses, Prens ve yedi cüce mutlu bir hayat sürmüşler.

Çocuklar ve Okul Öncesi için hazırladığımız Masal ve Hikaye Oku yazımızda Pamuk Prenses ve 7 Cüceler hikayesini kısa bir özetini paylaştık. Bir sonraki hikayemiz Kibritçi Kız Masalı (Masal Oku) okuyabilirsiniz.

Masal ve Hikayeler Kütüphanesi arşivimizi ise kolaycizimler.com/masal-ve-hikayeler/ adresimizden ulaşabilirsiniz.

Karla kaplı bir yılbaşı akşamıydı. Şehirde insanlar evlerinde sıcacık yuvalarında, aileleriyle birlikte yılbaşını kutluyor, şöminelerinin başında oturuyorlardı. Ancak bu neşeli manzaranın dışında, soğuk ve karanlık sokaklarda bir küçük kız dolaşıyordu. Üzerinde eski püskü bir elbise vardı; başında ince bir başörtüsü, ayaklarında ise annesinin eskiden giydiği ve ona çok büyük gelen bir çift ayakkabı bulunuyordu. Yolda koşarken bu büyük ayakkabılar ayağından çıkmış ve bir daha bulamamıştı. Şimdi çıplak ayakla, kar ve buzun üzerinde yürüyordu.

Bu küçük kızın elinde bir kutu kibrit vardı. Gün boyunca sokaklarda kibrit satmaya çalışmıştı, ancak kimse ondan bir şey almamıştı. Karnı çok açtı; sabahtan beri tek bir lokma bile yememişti. Ama eve dönmeye de cesaret edemiyordu, çünkü kibritleri satamazsa babası onu dövecekti. Babası sert ve acımasız bir adamdı.

Hava gittikçe soğuyor, kızın elleri ve ayakları daha da üşüyordu. Sokakta yürürken, evlerin camlarından gelen sıcak ışıkları ve içerideki insanların neşeli sohbetlerini görüyordu. Bazı evlerden yemek kokuları geliyordu, bu kokular karnını daha da acıktırıyordu. Küçük kız, bir köşeye çömeldi. Daha fazla yürüyemeyecek kadar bitkindi.

Biraz olsun ısınmak için elindeki kibritlerden birini yaktı. Kibritin alevi, parmaklarını ısıtırken, birden hayal dünyasına daldı. Sanki önünde büyük, güzel bir soba vardı. Sobanın sıcaklığı ona ulaşıyor, vücudunu ısıtıyordu. Ellerini sobaya doğru uzattı, ama kibrit sönünce soba da yok oldu. Küçük kız, bir anda kendini yine soğuk sokakta buldu.

Bir kibrit daha yaktı. Bu kez karşısında mükemmel bir ziyafet masası belirdi. Masada kızarmış hindiler, taze ekmekler, meyveler ve tatlılar vardı. Karnı aç olduğu için bu manzara onu çok mutlu etti. Ellerini masadaki yiyeceklere uzattı, ama kibrit sönünce bu hayal de kayboldu.

Küçük kız, biraz daha ısınmak ve hayallerine sığınmak için bir kibrit daha yaktı. Bu kez, muhteşem bir yılbaşı ağacı gördü. Ağacın dalları rengârenk ışıklarla süslenmişti, üzeri hediyelerle doluydu. Küçük kız hayranlıkla ağacı izlerken, ışıkların yıldızlara dönüştüğünü fark etti. Yıldızlardan biri kaydı ve gökyüzünde parlayarak söndü.

Küçük kız, büyükannesinin bir zamanlar ona söylediklerini hatırladı: “Bir yıldız kaydığında, bir ruh cennete gider.” O an, kız büyükannesini ne kadar özlediğini fark etti. Büyükannesi onun hayatta tanıdığı tek sevgi dolu insandı. Ama o da artık hayatta değildi.

Son kibritini yaktığında, büyükannesini gördü. Büyükannesi, ona sevgiyle gülümsüyordu. Küçük kız, büyükannesine kavuşmak için ellerini ona doğru uzattı. Bu kez hayal gerçek gibi görünüyordu. Büyükannesi, kızı kollarına aldı ve ona sıcak bir sevgiyle sarıldı. İkisi birlikte yukarı, yıldızlara doğru uçtular. Küçük kız, artık acı çekmeyecek, açlık ve soğuk hissetmeyecekti.

Ertesi sabah, insanlar sokakta küçük kızın donmuş bedenini buldular. Yanında yanmış kibritler vardı ve yüzünde huzurlu bir gülümseme duruyordu. İnsanlar, onun bir yılbaşı gecesinde ne kadar yalnız ve çaresiz olduğunu fark ettiklerinde büyük bir üzüntü hissettiler. Ama kimse onun, hayal ettiği güzel dünyada büyükannesiyle birlikte olduğunu bilmiyordu.

Bu kısa ve güzel hikayemize Kibritçi Kız Masalı adınız verdik. Farklı ve benzer güzellikte yazılarımız için Masal ve Hikayeler sayfasından arşiv kütüphanemizi ziyaret edin.

Bir yaz günü, bir çiftlikte ördekler arasında büyük bir hareketlilik vardı. Anne ördek, yumurtalarını çatlaması için bekliyordu. Yumurtalardan biri diğerlerinden daha büyüktü ve çatlaması daha uzun sürdü. Sonunda, büyük yumurta da çatladı ve içinden farklı ve çirkin görünümlü bir yavru çıktı. Diğer ördekler, bu yavrunun görünüşüne hayret etti ve onun “çirkin” olduğunu düşündü.

Bölüm 2: Diğer Ördeklerin Alayı

Yavrular büyürken, diğer hayvanlar ve kardeşleri “çirkin ördek yavrusu”nu sürekli dışladılar ve onunla alay ettiler. Yavru ördek, kendini hep yalnız hissetti. Çiftlikte herkes ona kaba davranıyordu, bu yüzden ördek yavrusu bir gün kaçmaya karar verdi.

Bölüm 3: Yalnızlık ve Zorluklar

Çirkin ördek yavrusu, uzun bir yolculuğa çıktı. Gittiği her yerde dışlandı ve sıkıntılar yaşadı. Soğuk kış mevsiminde çok üşüdü, aç kaldı ve zor zamanlar geçirdi. Ama hayatta kalmayı başardı.

Bölüm 4: Baharın Gelişi ve Dönüşüm

Bahar geldiğinde, çirkin ördek yavrusu bir gölün kenarına ulaştı. Orada zarif kuğular gördü. Kendini yine çok çirkin hissetti ve onların yanına gitmekten korktu. Ancak suya yansıyan görüntüsüne baktığında şaşkına döndü. Artık bir kuğuya dönüşmüştü! Meğer başından beri o bir ördek değil, bir kuğuymuş!

Bölüm 5: Mutlu Son

Çirkin ördek yavrusu, diğer kuğularla birlikte yaşadı ve sonunda gerçek kimliğini bulduğu için çok mutlu oldu. Artık kimse onu “çirkin” diye yargılamıyordu; herkes onun zarafetine hayranlıkla bakıyordu.

Bu masal, farklılıkların bir zayıflık değil, aslında birer güç olduğunu anlatır. Sabır ve kendine inanmanın önemini vurgular ve kimsenin dış görünüşünden yargılanmaması gerektiğini öğretir.

Diğer Hikayelerimiz Masal ve Hikayeler

Etkinlik Arşivimiz Okul Öncesi Etkinlikler

En Komik Bilmeceler

Okuduğunuzda düşündüren fakat cevabını gördüğünüzde yüzünüzde gülümseme oluşturacak cevaplarıyla Komik Bilmeceler. Aşağıda paylaştığım bilmecelerin üzerine tıkladığınızda cevaplarını görüntüleyebilirsiniz.

Her ne kadar anne ve babalar basit bilmeceler konusunda tereddüt etse de, aslında bu etkinlikler çocuklar için en faydalı sosyal aktivitelerden biri olabilir. Çocukların birbirlerine bilmeceler sorması, onların sosyalleşme ve iletişim yeteneklerini geliştirmelerine olanak tanır. Bununla birlikte, sizin için basit görünen bir bilmece, çocuğunuzun zeka seviyesi için oldukça zorlayıcı olabilir. Bu nedenle bilmeceleri ve etkinlikleri değerlendirirken kendi algınız yerine, çocuğunuzun bilişsel düzeyini göz önünde bulundurmalısınız. Kolay ve zor bilmecelerin yanı sıra, bilmece şeklinde oyunlaştırılmış aktiviteler de harika bir alternatif olarak değerlendirilebilir.

En Popüler Bilmeceler!

Sizlere en popüler ve en çok sorulan 10 bilmeceyi cevaplarıyla beraber paylaşıyorum! Aşağıdaki bilmeceler En popüler ve En çok sorular bilmecelerdir.

Diş ile ilgili bilmeceler

Duyu Organları ile ilgili Bilmeceler

Matematik ile ilgili bilmeceler

16’nın yarısı kaçtır?

5 Altın

Orman ile ilgili bilmeceler

Meyvelerini el alır, Yaprağını yel alır?

5 Altın

Bilmecelerin Çocuk Gelişimi Üzerindeki Etkisi;

Zeka Gelişimi

• Bilmeceler, çocukların analitik düşünme yeteneğini geliştirir.
• Soruların cevabını bulmaya çalışırken problem çözme becerisi kazanırlar.

Yaratıcılık

• “Bu soruya başka bir açıdan bakabilir miyim?” diye düşünmek, hayal gücünü harekete geçirir.
• Farklı bakış açıları gelişerek yaratıcılıkları artar.

Dil Becerileri

• Kelime dağarcığı genişler.
• Farklı kelime oyunları ve deyimlerle dil kullanımı gelişir.

Eğlenceli ve Öğretici Bilmecelerle Zihin Gününü Arttırın!

Bilmece denilince aklınıza ne geliyor? Çocukluğumuzun neşeli anları, öğretici oyunlar ya da kafa yormaya iten sorular, öyle değil mi? Çocuk bilmeceleri, sadece eğlendirici değil; aynı zamanda zeka geliştiren bir araç! Bu yazıda, çocuklarınızın hem gülerken öğrenmesini hem de hayal gücünü kullanmasını sağlayacak çocuk bilmecelerini bir araya getirdik. Hazır mısınız? Hadi başlayalım!

Çocuk Bilmeceleri ile evlatlarımızın düşünme yeteneğini geliştirebilirsiniz. Beyin mekanizmasında sorgulama, soruya cevap verme, düşünme ve hayal düşünü arttırma gibi konularda yeteneğini geliştirir.

Bunun için yukarıda paylaştığımız ve tamamı çocuklar için hazırladığımız bilmeceler ve cevaplarını paylaştığımız soru etkinlikleriyle; Okul Öncesi ve çocuklar için bilmeceler etkinliği oluşturabilirsiniz. Ayrıca tüm arşivimize Etkinlikler sayfamızdan ulaşabilirsiniz.

Unutmayın içeriğimizin tamamı Okul Öncesi Etkinlikleri başlığı altında takip edebilirsiniz. Hadi gelin 0-6 yaş tekerlemeler arşivimizde yer alan tekerlemeleri okuyalım.

0 – 6 Yaş Tekerlemeleri

Bebek Tekerlemeleri

Oyun Tekerlemeleri

• Zam bak, zam bak. Zam bak zum bak. Dön de arkana bir bak.
• Kutu kutu pense elmamı yerse. Arkadaşım Fatma arkasını dönse…
• Elma attım denize, gidiyor yüze yüze. Ben vuruldum Filiz’e, Filiz’e…Filiz Akın evi yakın. Onu seven Cüneyt Arkın. Kın kın kın kına gecesi. Si si si… Simitçi.
• Karga karga “gak” dedi, “çık şu dala bak” dedi. Çıktım baktım o dala, karga yokmuş havada.

Kolay Tekerlemeler

Tekerleme Şarkıları

Çocuk tekerlemeleri içeriğimizde en çok bilinen kısa ve akılda kalıcı türlerini sizlerle paylaştık. Son olarak yukarıdaki Anneciğim gelsene, ellerini versene Çocuk Şarkıları ile Tekerleme Etkinliği düzenleyebilirsiniz.